Helsinki, Avrupa’nın bilindik şehirlerinden daha farklı bir arayış içine girenler için yavaş yavaş yeni trend lokasyonu haline geliyor. Bir Perşembe gününden kaçıp, Pazar akşamı dönüş yaparak şehri keşfetmek ve tavsiye edeceğimiz noktaların tadına bakmak ile gerçekten de sıradışı bir ‘long weekend’ geçireceksiniz.
HARİKA BİR AKŞAM YEMEĞİ İLE BAŞLAYIN
Seyahatinizin açılışı için o gece size Gaijin‘i önermeliyiz. Tabii önceden rezervasyon yaptırmanız gerekli.
Ambiyans şahane, şık ancak rahat bir ortam var. Mutfak ile aranızda kocaman bir cam var ve arı gibi çalışan ekibi görebiliyorsunuz. Gaijin’in biraz Uzak Doğu, biraz Kuzey Avrupa karışımı çok yaratıcı bir füzyon mutfağı var. Bizlerin damak zevkine de oldukça uygun.
Yemeğe başlamadan çok çeşitli kokteyl mönüsüden mutlaka bir şey seçip deneyin. Ardından tavsiyemiz, Mönü Gaijin‘deki 2 seçenekten birini almanız. 1. Mönü bizim özel tavsiyemiz. Zira başlangıç tabağı ‘yeşil dudaklı istiridye’. Gaijin tecrübenize bu lokma ile başlamanız zaten unutulmaz olacak…
CUMA, TASARIM GÜNÜ OLSUN
Güne, şehrin en iyi organik kahvaltısı ile başlayın. Helsinki’nin ilk tasarım otellerinden birisi Klaus K, şehrin merkezinde ve kahvaltısı ile meşhur. Finlerin kahvaltıda ne kadar çok çeşit deniz ürünü tükettiklerine şaşıracaksınız. Kahvaltınızın sonunda her sabah tazesi çıkan o cheesecake’i mutlaka deneyin. Otelde hafta sonları küçük moda show’ları oluyor. Kahvaltınızı yaparken etrafınızdan geçen mankenler görebilirsiniz.
Sonra kendinizi Design District Helsinki / Tasarım bölgesine atın. Tüm gün orada yapacağınız keşifler, minik dükkanların arasında kayboluşlarınız ile geçebilir. Bir sürü vitrin ilginizi çekecek, birçoğuna gireceksiniz. Bazılarında sizi mis gibi kahve kokusu karşılayacak. İçeriye birkaç tane şirin masa koyup ufacık bir cafe bölümü yaratmış olanlar var. Arada bir espresso ile soluklanın…
4 farklı yol öneriyoruz.
Pembe: Tasarım, alışveriş ve lokal yeme-içme
Yeşil: Erkekler için alışveriş
Mor: Mücevher ve pırıltılı alışverişler
Kahverengi: Çağdaş sanat galerileri
Not. Öğlen yemeği için birçok seçenek var. Sushi + wine, tasarım kokan küçük bir restoran, yolunuza çıkarsa denemek isteyebilirsiniz.
BU AKŞAMA YAKIŞIR: SAVOY!
75 yıllık efsane… Savoy. O masalarda savaş planları yapılmış, barışlara kadehler kalkmış, evlilikler başlamış, şirket batışları konuşulmuş, büyük anlaşmalara imza atılmış… 75 yılın tecrübesi, hoş ağırlığı, seçkin kalabalığı, rafine dekorasyonu görmeye değer. Eğer yeriniz içerdeyse bir ara terasa da çıkın mutlaka…
CUMARTESİ MARKETE…
Şehrin bittiği yer liman. Hemen deniz kıyısında ‘Market Square‘ cıvıl cıvıl, bir sürü yiyecek standının olduğu, herkesin ayaküstü birşeyler yediği ve içtiği kocaman bir alan. Çok neşeli, çok keyifli. Cumartesi brunch için ideal. Burada birkaç saatiniz geçebilir. Sonra içeri doğru giren dar sokakları takip edin. Buralarda keşfinizi bekleyen bir sürü irili ufaklı dükkan var. Tasarım ürünler, butikler.
Akşamüstü limana yakın bir tarihi Cafe-Restaurant’da yorgunluğunuz atıp birşeyler atıştırabilirsiniz. Kappeli, 1867 yılından bu yana var. Yıllarca şehrin en popüler buluşma noktası olmuş. Sanatçılar, yazarlar, müzisyenler de mutlaka buradalarmış. Hem dışardan baktığınızda hem de içerdeyken farklı bir hava hissediyorsunuz. Sanki kafanızı bir çevireceksiniz ki kapıdan kol kola şık kadınlar, yakışıklı eşleri giriyor, dansa gelmişler. Solunuzda şu anda boş duran orkestra alanında neşeli bir müzik çalarken kahkaha ve kadeh sesleri yankılanıyor… Bunları düşünürken kahvenizden keyifli yudumlar alacaksınız… Kuzey mutfağının ünlü açık sandviçlerinden (ekmeğin üzerine bir sürü çeşit koyup üzerine başka bir dilim kapatmıyorlar) karidesliyi deneyebilirsiniz.
Eğer Market Square’den çıkıp da ünlü ve tarihi meydan Senate Square‘e kadar geldiyseniz, akşamüstü soluklanmanızı hemen yakınındaki Cafe Engel‘de yapın. Finlandiya’nın geçmişteki en ünlü mimarının adını almış Cafe hem mönüsü hem de ambiyansı ile çok hoş.
SON GECE YEMEK ŞAHANE OLMALI!
2 farklı seçenek öneriyoruz…
Eğer Michelin yıldızlı, olağanüstü bir mönü tercih ediyorsanız size Luomo’yu öneriyoruz. Son derece sade, neredeyse sadece masa ve sandalyelerden oluşan, müzik olmayan ve yemeğe kitlendiğiniz bir ortamı var. Garsonların teatral sunumu, yediğinize daha da saygı duymanızı sağlayacak. Tavsiyemiz, ‘Finland Tour – Finlandiya Turu‘ mönüsünü denemeniz. Her biri birer sanat eseri olan her tabakla farklı bir kadeh şarap geliyor. Olağanüstü bir deneyim…
Eğer buraya kadar gelip de kendinizi hala deniz ürünlerine vurmamış hissediyorsanız o zaman destinasyon Fish Market. Denize dair aradığınız ne varsa burada… Ortaya içinde envai çeşit karides, istiridye, midye olan büyük bir tabak söyleyebilirsiniz. Istakoz yiyecekseniz erken rezerve ettirin. Günlük geldiği için haftasonları çabuk tükenebiliyor.
VE DÖNÜŞ…
Pazar günü uçağınızın saatine göre eğer hala vaktiniz varsa, şehrin en büyük alışveriş merkezi Stockman‘a uğrayabilirsiniz. Reyonları marka ve çeşit olarak çok zengin. Mutfak bölümüne uğramadan çıkmayın. Ünlü Fin porselen markası iittala ürünlerinden alıp getirmek isteyecekleriniz olacak…
Evet, şimdi Helsinki planı yapma zamanı…