Sofraların vazgeçilmezi domatesin anavatanı, çikolatanın ‘yayılma’ noktası… Vanilya ve avokadonun ‘bolluk’ bölgesi, mutfağın en acılı lezzetlerinin bol harlı noktası… Renkli televizyonu ilk kez hayatımıza katan bilim adamı Guillermo González Camarena’nın doğum; Oaxaca Vadisi’ne özgü kil çömleklerle Tomala Köyü’nde üretilen kuş ve hayvan figürlü halk sanatlarının hüner yeri… Acı denince ilk akla gelen ancak topraklarında ve yelpazesinde onlarca rengi barındıran bir ülkedeyiz; arriva riva riva Meksika!
Macro&More editörleri olarak bu ay ruhumuz Meksika ateşi ile kavruluyor! İstedik ki oturduğunuz yerden son derece ‘cool’ ve ‘tek’ bir tıkla size bu benzersiz coğrafyada keyifli bir tur attıralım.
İlk Günümüz! Nereden başlamalı?
Gezip görülecek, tadımlanıp içilecek, bakıp büyülenecek o kadar çok yer, mekân ve lezzet var ki. İşin tadım kısmına alt satırlarımızda değineceğiz. İsterseniz önce biraz ‘seyir’ bakalım.
Gezin!
İlk durağımız eski şehir merkezi Zocalo. UNESCO tarafından İnsanlık Kültürel Miras Listesi kapsamında yer alıyor. El Zocalo Meydan’ı dünyanın en büyük meydanlarından biri. Diğer adı Plaza de La Constitucion. Meydanın etrafında birçok kafe var; gezerken etrafınızda hükümet binalarıyla beraber, birçok özel mimari yapısıyla sizi cezbedecek Meksika binaları görebilirsiniz.
Keşfedin!
Eğer tarihi dokulara meraklıysanız ve şehri tanımaya tarihinden başlamayı tercih ediyorsanız rotanızı Centro Historico‘ya çevirmenizi öneririz. Pek çok müze, tarihi eser ve dini yapıyı barındıran Centro Historico, tarihin tozlu yapraklarını çevirme noktası olarak ideal.
Deklanşöre Basın!
Fotoğraf makinanız hazır mı? Çünkü sizleri enfes bir şölen bekliyor; klasik, Art Deco ve Barok döneminin etkilerinin hissedildiği Palacio De Bellas Artes binası.
Eğlenin!
Eğlencenin başkenti, en popüler barların, kafelerin, eğlence kulüplerinin merkezi; Zona Rosa.
Büyülenin!
Palacio Nacional, Mexico City’de bulunan hükümet binası. Merdivenlerinin üzerinde bulunan resimler ve binanın giriş kısmındaki 200 metreye yakın tablo gibi El Zocalo Meydanı’nın görüntüsü sizi büyüleyecektir!
Alışveriş Yapın!
Meksika’nın ünlü halk pazarlarına uğramadan etmeyin! Bu pazarlarda Karayip’lere özgü pek çok eşyayı bulabileceğiniz gibi Meksika’ya özel ahşap eşya ve takıları da görebilirsiniz.
Acıktınız mı?
Gezdik, fotoğraf çektik, eğlendik; sanki biraz da acıktık? O halde gelin kısa ama lezzetli bir yemek molası verelim.
Bu acıyı çekmek çok lezzetli!
Meksika denince sizin de ağzınızda bir yanma, gözlerinizde bir buğulanma, damaklarınızda bir “şaplatma” hissi uyanıyor mu? Meksika mutfağının olmazsa olmazı acı soslar akla gelince ne mümkün hissiz kalmak! Gelin şu “his” mevzusuna değinelim.
Malumunuz acı sosları ile ünlü bir mutfaktayız. Önce soslar ile tanışalım, tadışalım, kaynaşalım. Damağımıza ilk takılan sos Puebla. Sosun ilginç bir hikâyesi var. Puebla’da bir rahibe, kralın ziyareti için bir ziyafet verecektir ve ona çok değişik bir yemek hazırlanmasını ister. Rahibeler, içinde çeşitli otlardan acılara ve hatta çikolataya kadar birçok şey barındıran bir harman hazırlarlar ve bunu birkaç gün boyunca kaynatırlar. Ortaya çıkan sonuç oldukça dikkat çekici olur; koyu ve tatlımsı bir sos. Bu sosu krala ikram edilecek olan hindinin üzerine dökerler ve günümüze kadar uzanan enfes bir lezzetin ilk adımı o günlerde atılmış olur. Bu sosun, et ve tavuk yemeklerinde en çok kullanılan sos olduğunu da belirtelim. Bir diğer sosa Mayalar’ın yerleşim yeri olan Yukatan’da rastlıyoruz. Adını yerleşim yerinden alan Yukatan sosu, meyveli sos severlerin favorisi. Örneğin tavuk yemeklerinde portakal, mantar ve karabiberden oluşan bir sos kullanılırken, et yemeklerinde muzlu soslar kullanarak değişik lezzetler sunuluyor damaklara… Şimdi üzerinize kalın bir şeyler alın, deniz kıyısına; Veracruz‘a gidiyoruz. Deniz kıyısı olması nedeniyle buradaki mönülerde genellikle balık ve diğer deniz ürünlerinden oluşan yemekler sunulur. Balıkların sosu özel olarak hazırlanır; domates, zeytin ve acı biber şart! Yazımızın başında Meksika’nın avokadonun anavatanı olduğundan bahsetmiştik ki Guacamole da konumuzun esas kahramanı olarak çıkıyor karşımıza. İçeriğinde küp şeklinde soğan ve avokado püresi bulunan bu nefis sosu mutlaka deneyimleyin!
12.000 yıl derken?
Evet, tam anlamıyla 12.000 yıl öncesine gidiyor ve Meksika denince ilk akla gelen lezzetlerden birini konuk ediyoruz soframıza; tortilla. İsmini İspanyolca “yuvarlak pasta” anlamına gelen “torta” kelimesinden alan tortilla; buğday veya mısır unundan yapılan ince ve yuvarlak bir yufka. Her öğünde yenen tortilla, bizdeki ekmek kadar “olmazsa olmaz”. Tortillalar yalnızca ekmek olarak değil aynı zamanda üstü çeşitli malzemelerle süslenerek pizza olarak da yapılıyor. O zaman da bildiğimiz tortilla, oluyor bize: tamale, flauto, buritto ya da quesadilla…
7 Bilinmeyenli Meksika Denklemi!
Biraz da ‘bilinmeyen’ sayfalarda dolaşalım. Meksika hakkında bunları biliyor muydunuz?
1- Dünyada renkli televizyonu icat eden Guillermo Gonzalez Camarena, Meksikalı’dır.
2- Domates ve çikolatanın anavatanı Meksika, hatta Domates Festivalleri ile ünlü.
3- Dünyanın en fazla sürüngen çeşidi Meksika’da bulunur.
4- Vanilya ve pek çok süs biberinin anavatanı da Meksika.
5- Latin Amerika’da Olimpiyat düzenleyen ilk ve tek ülkedir.
6- Dünyanın en büyük turizm endüstrisine sahip ülkedir.
7- Latin Amerika’nın ilk gökdeleni olan “Torre Latinoamericana” Meksika’da inşa edildi.
Meksika sokaklarında yaptığımız tura burada bir virgül koyalım. Elbette bahsedecek ve gezecek daha çok sokak bizi bekler. Bir sonraki durağımızda yeniden buluşmak üzere!
Adiós! 🙂
